Dizi setleri dursun ama nasıl?

Koronavirüs salgın günlerinde, insanların hijyenik olmayan veya birbiriyle yakın temas halinde olduğu çalışma yöntemlerinin en azından bir süreliğine tedbir amaçlı azaltılması gündemde. Set çalışanları da setlerin bu salgın riski bertaraf edilene kadar setlerin durdurulmasını istiyor. Peki setler nasıl durdurulabilir?

Koronavirüs salgın günlerinde, insanların hijyenik olmayan veya birbiriyle yakın temas halinde olduğu çalışma yöntemlerinin en azından bir süreliğine tedbir amaçlı azaltılması gündemde. Set çalışanları da setlerin bu salgın riski bertaraf edilene kadar setlerin durdurulmasını istiyor. Peki setler nasıl durdurulabilir? Hadi biraz para ve sorumluluk konuşalım.

4 maddeyle iş ve para akışını kabaca anlamak, birçok noktayı netleştirecektir.

1. Çekimler başlar

Çekimler üç durum sonrası başlar. Birinci durum; yapımcı elindeki işi yayıncıların talep edeceğini öngörerek kendi inisiyatifiyle çekimlere başlar ve bu esnada da televizyon kanallarıyla görüşmeye başlar. İkinci durum; yapımcı çekimlere başlamadan diziyi televizyon kanalına satar, çekimler başlar. Üçüncü durum; yayıncı, yapımcıya hedef kitlesi ve temel akışı az çok belli bir dizi sipariş eder. Uygun senaryo ve cast kurulduktan sonra çekimler başlar.

2. Dizi yayına girer

Dizi yayınlanma başlar. Yayın öncesi, televizyon kanalı belli satış yöntemleri ile reklam modellerini reklamverenlerle paylaşır. Dizi henüz yayına girmeden mümkün olduğunca çok reklam alanını peşinen doldurmayı hedefler. Onun haricinde de yayıncıların farklı yaklaşımlarına göre günlük-haftalık reklam kuşakları doldurulur.

3. Reklamveren kuşakları doldurur

Reklamveren, hedef kitlesine uygun olduğunu düşündüğü içeriklere veya günün saatlerine göre planlamasını yapar. Kendi çıkarını gördüğü zaman dilimlerinde, farklı sıklıklarda reklam kuşaklarına girer.

4. Para yayıncıya gelir

Televizyon reklamlarının, yayıncı açısından geliri kağıt ve dijitalden farklı olarak yayın sonrası hesaplanır. Genelde yayın öncesi anlaşılan birim fiyat ve saniye üzerinden yapılan yayınlardan ne kadar gelir elde edileceği izlenme oranlarına göre değişir. Reyting bu yüzden önemlidir. Hem yapılmış yayının gelirini hesaplarken hem de sonraki benzer içerik ve zaman dilimleri için birim fiyat belirlemede, reklamverenler arasında rekabet oluşturmada en kritik noktadır. Elbette reytingi de belirleyen şey, içeriğin -kaliteli veya değil- izleyici kitle tarafından sahiplenilmesi, talep edilmesidir.

Diziler dursun derken kime ne sorumluluk düşer?

Yapımcı: Belli sayıda ve sürede bölüm teslim etmek ve karşılığında da belli miktar para almak üzere anlaştığı televizyon kanalına, salgın riskini mücbir sebep göstererek taahhüt ettiği hizmeti vermeyi erteleyebilir. Peki bu gerçekçi bir yaklaşım mı? Elbette ki değil çünkü televizyonculuk piyasası oligopol piyasadır. Piyasadaki oyuncu sayısı belli ve piyasaya giriş şartları belirli lisansların sağlanmasıyla mümkündür. Yapımcılar da birlikte iş yaptıkları ve iki elin parmağını geçmeyecek yayıncılarla ilişkilerini bozmamak için böyle bir formülü asla düşünmez.

Yayıncı: Salgın riskini görüp toplumsal sorumluluk gereği yeni bölüm yayınlarını durdurabilir. Tıpkı, yılın ilk ayında reklam birim fiyatlarının belirsiz olduğu dönemde ticari çıkarlarını düşünerek dizilerin yeni bölümlerini yayınlamadığı gibi. Peki bu gerçekçi bir yaklaşım mı? Elbette ki değil çünkü özellikle bu haftalarda evde geçirilen zaman anormal düzeyde artmışken reytinglerini artırmak ve daha çok gelir elde etmek; toplumsal krizi ticari fırsata çevirmek ister.

Set İşçisi/Sendika: Sendikaların gücü daha yaygın bir örgütlenmeden geçer. Gücü arttıkça da sadece kınama veya çağrı metinleri yayınlamak dışındaki seçenekleri de düşünebilir. Set işçileri de mücbir sebeple işe gitmese muhtemelen bu dönemde herhangi bir yasal yaptırımı olmaz ama tıpkı yayıncılık sektörü gibi yapımcılık sektörü de iki elin parmaklarını geçmez. İş sürekliliği, zamanında maaş alma, iş güvenliği, çalışma saatleri gibi konulardaki dertlerinin üstüne bir de belli yapımcılarla uzun süre bir daha çalışamama ambargosunu göğüsleyemez. Set tatil edilmediği sürece, işe gitmeye haliyle devam eder.

Reklamveren: Ulaşmak istediği kitle, anormal koşullar dolayısıyla eve kapanmışken onlara ulaşabileceği en temel iki medya aracından televizyonu -diğeri dijital- elemek istemez. Tam tersi, daha etkili bir şekilde onlara ulaşabileceğini düşünebilir. Bu dönemde reklamverenin vereceği reklam sıklığı, marka ve ürün stratejisi ile iş koluna göre değişebilir.

İzleyici: Reklamcılıkta temel değişken izleyicidir. Reklamverenin satın aldığı süre, ekrana bakan ve dikkatini buraya veren izleyicilerin dikkatini satın almaktır. Siz seyretmeye devam ettiğiniz sürece şov da devam edecektir, bundan emin olabilirsiniz.

Bu iş nasıl çözülür?

Öncelikle herkesin etik ve toplumsal sorumluluklarını hatırlamasıyla çözülür. Şöyle ki; yayıncılar bu dönemi yüksek reytingli eski yapımları veya yayın hakkı ellerinde olan popüler filmleri kullanarak geçirebilir. Yapımcılar, set çalışanlarının koşullarını göz önüne alarak setlere ara verilmesi talebini yayıncıya iletebilir ki bu zorlayıcı bir güç olabilir. Reklamveren, sadece ticari çıkarını düşünmenin yanı sıra reklamlarını sonlandırmasa da sıklığını azaltarak açık bir mesaj verebilir. İzleyici de yeni bölüm etiketi gördüğü herhangi bir diziyi izlemezse reytingler düşeceği için yayıncıyı, yeni bölüm yayınlamamaya zorlayabilir.

Gerçekte olan ise şudur: İzleyici herhangi bir refleks göstermez. Yapımcı, yayıncıyla konuşarak taahhüt ettiği bölümleri normalin üzerinde setleri çalıştırarak mümkün olan en kısa zamanda teslim eder. yayınlayıp yayınlamamak yayıncıya bırakılır. Reklamveren genellikle reklam frekansını düşürmez ama reklam içeriklerini değiştirir.

Herkesin sorumluluğu olsa da olay, izleyici dikkatinin satın alınmasında bittiği için en temel sorumluluk izleyiciye düşer. Siz izlemezseniz, hiçbir şeyin yeni bölümü yayınlanmaz.

Sadece dizi seti işçilerini değil, stüdyolarda çalışan özellikle gündüz kuşağı işçilerini de düşünmenizi tavsiye ederim. Sadece stüdyoda çalışanları da değil; konuk koordinasyonunu sağlayan ekipten ulaştırma ekibine, yemek ekibinden makyaj ekibine, herkesi düşünmelisiniz.

Yani bir süreliğine, sadece belirleyeceğiniz az sayıdaki haber bülteni ve programı dışında ekranda “Canlı Yayın” veya “Yeni Bölüm” etiketi gördüğünüz içerikleri tüketmeyin, en azından bu günler geçene kadar. İzlemediğiniz bir bölümden dolayı size bir şey olmaz ama o bölümü çekmek, yayına hazırlamak ve yayına almak için çalışan insanların sağlığı buna bağlı olabilir.

Denemekten zarar gelmez.

ilginizi çekebilir