Dijital platformlarda verileriniz reklam yayını için nasıl kullanılır?

Google, Facebook, Instagram, Twitter, Youtube ve daha niceleri… Dünyanın günlük internet kullanımını domine eden platform, araç ve hizmetler verilerinizi nasıl reklama dönüştürüyor? Verileriniz üzerinde ne kadar söz sahibisiniz? Reklamlarla hedeflenmenizi engelleyebilir misiniz?

. Etiketler: , , , ,

En basit haliyle anlatmak gerekirse, internette gezinme deneyiminizi daha iyi bir noktaya taşıma, daha iyi bir hizmet verme iddiasında olan, ücretsiz araç ve hizmetler sunan teknoloji ve reklam şirketlerinin sizden istediği tek bir şey vardır: Kişisel verileriniz. Bu şirketler, günde kaç saat internete bağlı kaldığınızdan, sık ziyaret ettiğiniz sitelere, e-posta verilerinize, sosyal ağlarda en çok nelerle ilgilendiğinize veya en çok kimin iletileriyle, ne tür reklamlarla etkileşime geçtiğinize kadar aklınıza gelebilecek davranışsal ve durağan birçok veriyi toplar, işler. Söz konusu veriler anonimleştirilerek- yani verileri, toplayan şirketler de dahil olmak üzere herhangi bir gerçek veya tüzel kişinin, veriler üzerinden sizin siz olduğunuzun anlaşılmasını engelleyecek şekilde şifreleyerek- reklamverenlerin, mesajlarını ulaştırmak istedikleri tüketici kitlesine daha kesin şekilde ulaşması sağlanır.

Şirketler, verilerin işlenmesini; kullanıcılara daha iyi bir hizmet sunulması ve ilgilenebilecekleri, alakalı reklamlar gösterilmesi ve verdikleri hizmetleri geliştirebilmeleri için elzem olduğunu öne sürer. Ayrıca, veri toplama izni, peşinen kabul edilen kullanım sözleşmeleriyle verildiği için bunu engellemek de mümkün değildir.

Alınan hizmetlerin aynı şekilde devam etmesi – ve tabii ki şirketleri kâr etmesi – için verilerin işlenerek ticari amaçlı kullanımı, muhtemelen uzun yıllar devam edecek. Yaygınlaşan internetin 30 yıldır çalışma modeli bu temel prensibe dayanıyor; daha doğrusu bu model, internetin ucuzlaması ve hızlı dağılımındaki en büyük etkenlerden biri.

Ticari amaçla veri kullanımındaki sınırlar, verilerin depolanma biçimleri, legal alanda olmadığı kanısı yaygın olan bir takım deneyler (politik tercih manipülasyonu veya bazı toplumsal trendleri değiştirme denemeleri gibi), yeni yasal düzenlemeler, teknoloji etiği, platform kapitalizmi, paylaşım ekonomisi, unutulma hakkı… Dijital dünyaya dair onlarca tartışma varken ve birçoğumuz, bir şekilde bu tartışmalara dahil olurken acaba kendi veri mahremiyetimiz ve reklamlara dahil olma biçimlerine dikkat ediyor muyuz?

  • Google ürün ve hizmetlerinde (Youtube, Gmail vb) gördüğünüz reklamların neye göre çıktığını merak ediyorsanız, hangi ilgi alanlarına dahil edildiğinizi şuradan görebilir ve istediklerinizi veya tamamını etkisiz hale getirebilirsiniz.
  • Facebook grubu ürün ve hizmetlerine (Instagram, Messenger vb) dair ayın şeyi, buradan yapabilirsiniz. Facebook, sizinle yakın geçmişte verilerinizi kullanarak reklam yapmış şirketleri görmenizi de olanak sağlar.
  • Twitter, diğer platformlara göre benzer şekilde nasıl sınıflandırıldığınıza dair verileri sizinle paylaşmazken, şurada görebileceğiniz gibi hedeflemeli reklam işinin nasıl çalıştığına dair bilgiler paylaşır. Twitter verilerini reklam hedeflemede kullanan diğer şirketlerin (third-party) izinlerini de şuradan ayarlayabilirsiniz. Ayrıca Twitter reklamlarının nasıl çalıştığına dair yazıma göz atabilirsiniz.

Bu büyük reklam ağlarının yanı sıra, adı sanı çok bilinmeyen ama verdiğiniz onaylarla sizi hedefleyebilen diğer reklam ağlarına dair kontrollerinizi de buradan yapabilirsiniz.

Bu ürün ve hizmetleri kullandığınız sürece bu tip ufak düzenlemeler yapabilme kabiliyetine sahip olsanız da biliyoruz ki kullanıcıların ezici bir çoğunluğunun dijital okuryazarlık seviyesi oldukça düşük veya bu tip ‘detay’larla uğraşmak istemiyor.

Bu veri işleme evreninden bir nebze uzaklaşmak isterseniz, en azından bu konuda bazı küçük adımlar atmayı kafanızda kurmanıza yardım edebileceğini düşündüğüm şu yazıya göz atabilirsiniz.

ilginizi çekebilir