Bir dilim bifteğin enerji maliyetini hiç düşündünüz mü?

Nihai tüketiciye gelene kadar diğer besinlere göre oldukça pahalanan ve kırmızı et tüketenlerin de her fırsatta söylenmeyi sevdiği kırmızı et fiyatları bir yana, bir dilim bifteğin maliyetini eminim ki hiç bu detaylarıyla düşünmemişsinizdir.

Ekonomi bilimci Jeremy Rifkin’in 2014’te çevrilen ve İletişim’den yayımlanan kitabı “Üçüncü Sanayi Devrimi Yanal Güç, Enerjiyi, Ekonomiyi ve Dünyayı Nasıl Dönüştürüyor?”, okuduğumda beni oldukça etkiledi.

Birinci ve ikinci endüstri devrimlerinin nasıl geliştiğinden, iletişimin ve enerjinin nasıl lokomotif olduğundan ve sonunda da nereye gelindiğinden bahsediyor. Üçüncü endüstri devriminin doğaya en az zararla modern hayatı sürdürmeyi sağlayan yenilenebilir enerjiler üzerine kurulması gerektiğini kendi tecrübeleri ve somut projelerle anlatan Rifkin, kitabın bir bölümünde atmosfere zararlı gaz salınımı ve enerji verimliliği konusunda bir dilim bifteğin enerji cinsinden maliyetini madde madde ortaya koyuyor.

“Şimdi de, karmaşık, sanayileşmiş bir medeniyette, doğa kaynaklarını insan tüketimi için gıdaya dönüştürmenin termodinamik sonuçlarına ve bunun, ulusların zenginliğini anlama şeklimiz için ne gösterdiğine bakalım. Biftek dilimine giden enerjiyi düşünün:

  1. 4,5 kilo yem tahıl gerekir. Bunun anlamı da, yemin sadece yüzde 11’inin bifteğin oluşumunda kullanılması, geri kalanının ise ya dönüştürme sürecinde normal vücut işlevlerini sürdürmek üzere, normal enerji olarak yakılması ya da kıl ve kemik gibi, yenmeyen vücut kısımlarına emilip hazmedilmesidir. Enerji verimsizliğinden ve gaz yakan araçların atığından yakınıyorken, tahıl yönelimli et beslenmesinin çok daha beter olduğunu görmüyoruz. ‘Küçük Bir Gezegen İçin Diyet’ adlı kitabında Frances Moore Lapp’e et üretimi için kullanılan bir dönüme kıyasla, bir dönüm tahılın, beş misli protein ürettiğini söyler. Dönüm başına biftek üretimine kıyasla, bakliyatlar 10 misli, sebzeler ise 15 misli protein üretir. Bugün dünyada üretilen tahılın neredeyse üçte biri, doğrudan insan tüketimi için gıda tahılı değil, hayvanlar için yem tahılıdır; küçük bir en zengin tüketiciler kesimi besin zincirinin tepesinde bolluk içinde yaşıyorken, yüz milyonlarca kişi yetersiz beslenme, açlık ve ölüm ile karşı karşıya.
  2. Yem tahılı yetiştirmek için çiftçiler bol miktarda fosil yakıtına dayanan petrokimyasal gübre, böcek ilacı ve herbisit (yabani otlara karşı kullanılan öldürücü madde) kullanmak zorunda. Ek fosil yakıtlarına, çiftçilik teçhizatı da dahil oluyor. Kamyonlar, trenler, gemiler, bundan daha bile fazla fosil yakıtı kullanarak, tahılın dev, mekanikleşmiş besilere taşınmasını sağlıyor ve tahıl burada büyükbaş hayvanlar tarafından tüketiliyor.
  3. Beside, hayvanlara, daha da enerji harcanarak, büyüme arttırıcı hormonlar, yem katkıları ve bazen de antibiyotik gibi bir dizi ilaç veriliyor. Büyükbaşlar daracık alanlarda sıkışık bir biçimde tutuluyor -besilerde bazen 50 binde fazla büyükbaş olabiliyor ve burada göz yangısı ya da sığır rhinotracheitisi gibi hastalıklar yayan sinek istilalarına maruz kalabiliyorlar. Bu hastalıkları önlemek için fosil yakıtlardan elde edilmiş, oldukça zehirli böcek öldürücüler kuvvetli hortumlarla püskürtülüp, ağılları bir zehir bulutuyla kaplıyor.
  4. Semirtildikten sonra büyükbaşlar eyaletler arası yoldan, yine ek fosil yakıtı enerjisi harcayarak saatlerce hatta günlerce mezbahaya taşınıyor.
  5. Mezbahada hayvanlar kesim alanına tek sıra halinde girdikten sonra, burada havalı tabanca ile bayıltılıp devriliyor. Bir işçi, arka toynağına çengel takıp, hayvanı kaldırdıktan sonra boğazını kesip kanını akıtıyor.
  6. Hayvanın ölüsü, elektrikle çalışan bir ayrıştırma hattında ilerliyor ve burada bir makine post ile organları çıkarıyor.
  7. Sonra elektrikli testere ile hayvanın ölüsü fileto, kaburga, döş ve biftek gibi parçalara bölünüyor.
  8. Bu parçalar, elektrikle çalışan taşıyıcı hatlara atılıyor ve burada düzinelerce eti kesip, kemiği ayıklayıp, nihai ürünü ambalajlıyorlar.
  9. Havasız pakette ambalajlanmış biftek parçaları sonra havalandırmalı kamyonlar içinde ülkenin dört bir yanındaki süpermarketlere gönderiliyor.
  10. Süpermarkete ulaşınca, parçalar, fosil yakıtlarından üretilen plastik ile yeniden paketlenip, et tezgahında, hava soğutmalı, iyi aydınlatılmış farlarda sergileniyorlar.
  11. Müşteriler tüketmeden önce gaz ya da elektrikli ocaklarında ısıtmak üzere, eti satın alıp, dolaplarında veya dondurucularında soğutmak için, arabalarıyla dükkanlara gitmekteler.”

Rifkin’in kitabını okumanızı öneririm. Bilimde ve teknolojide yaşanan gelişmelerin ve buna bağlı değişimlerin toplumda, ekonomide ve çevre üzerindeki etkilerini derli toplu ve bütüncül bir şekilde anlatıyor.

Kitaba buradan ulaşabilirsiniz.

ilginizi çekebilir